Arsenal Football Club

Arsenal Football Club (Arsenal, The Arsenal, The Gunners, The Red Army), İngiltere Premier League'inde yer alan bir futbol kulübü. Kuzey Londra'daki Holloway semtinde kurulmuştur. İngiltere'nin en başarılı kulüplerinden biri olup, 13 Premier League şampiyonluğu ve 12 FA Kupası şampiyonluğu bulunmaktadır. Arsenal, Premier League'de en uzun süre lider kalma ve bir sezonda hiç yenilgi almadan şampiyon olma ünvanlarını elinde bulundurmaktadır.

Arsenal, 1886 yılında kuruldu ve 1893 yılında, Güney İngiltere'nin ilk takımı olarak Futbol Ligi'ne katıldı. 1930'larda ilk büyük turnuvasını kazanan takım, bu dönemde 5 lig şampiyonluğu ile 2 kupa şampiyonluğu elde etti. Verimsiz geçen savaş döneminden sonra, 1970-1971 sezonunda hem Premier League'i hem de FA Kupası'nı kazanarak 20. yüzyılda bunu başaran ikinci takım oldular. 20 yıl sonra başarılı bir seri daha yakalayıp, yine hem Premier League'i hem de FA Kupası'nı aynı sezonda kazanmışlardır. İleriki zamanlarda, bu başarıyı iki kere daha tekrarladılar ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde finale yükselen ilk Londra ekibi olmayı başardılar.

Kulübün renkleri, geleneksel olarak kırmızı ve beyaz olup, tarihi süreç boyunca değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Ancak, kulübün yeri bazı dönemlerde değiştirilmiştir. Kurulduğunda Güneydoğu Londra'daki Woolwich semtinde bulunan kulüp, 1913'te şehrin kuzeyine, Arsenal Stadyumu'nun bulunduğu Highbury'e taşınmıştır. 2006 yılında ise Holloway yakınlarındaki yeni stadyumları olan, Emirates Stadyumu'na taşınmışlardır.

Arsenal, oldukça fazla taraftar kitlesine sahiptir. Diğer kulüplerle sürekli olarak rekabet halindedirler. En önemli rakipleri ise Kuzey Londra'dan komşuları olan Tottenham'dır. Aralarında büyük bir rekabet söz konusudur ve aralarındaki maçlara Kuzey Londra Derbisi denmektedir. Arsenal, ayrıca İngiltere'nin en zengin kulüplerinden birisidir (2008 bütçesi £600 milyondur). Bu zenginliği futboldaki başarısına ve İngiliz futbol kültüründeki yerine borçludur. Kulübe bağlı olarak mücadele eden Arsenal Bayan Futbol Takımı, İngiltere'nin en başarılı bayan futbol ekibidir.

Tarihi

Sözlük anlamı cephanelik olan Arsenal, 1886 yılında "Dial Square" adıyla, Woolwich semtindeki Royal Arsenal'de, cephane işçileri tarafından kurulmuştur. Daha sonra adı "Royal Arsenal" olarak değiştirilmiştir. 1891 yılında, adlarını tekrar değiştirerek Woolwich Arsenal yaptılar ve profesyonel oldular. 1893 yılında The Football League'e katılmaya başlayan takım, İkinci Lig'de kendine yer buldu ve 1904'te Birinci Lig'e yükselmeyi başardı. Kulüp taraftarlarının, coğrafik olarak yer değiştirmesi sonucu, kulübün taraftar oranının bir hayli düşmesiyle, kulüp kendini ekonomik sorunların içerisinde buldu. 1910 yılında iflasın eşiğine gelindi ve sonrasında kulüp, işadamı Henry Norris tarafından satın alındı. Norris kulüp için yeni bir yer aramaya başladı. 1913'te sıkıntılardan dolayı İkinci Lig'e düşen Arsenal, Highbury'e yeni Arsenal Stadyumu'na taşındı. Bu olayı izleyen yıllarda, takımın adı Arsenal olarak değiştirilmiştir. 1919 sezonunu ancak 5. tamamlayabilen Arsenal, yine de ezeli rakibi Tottenham Hotspur'un yanına, Birinci Lig'e dönmeyi başarmıştır. Söylentilere göre, bu durum şüpheli bir şekilde gerçekleşmiştir.

1925 yılında, Herbert Chapman Arsenal'in teknik direktörü oldu. Chapman, 1923-1924 ve 1924-1925 sezonlarında Huddersfield Town ile şampiyonluklar yaşamıştı. Arsenal'daki ilk sezonunda da büyük başarılara imza attı. Taktik ve antrenmanlarda devrim niteliğinde değişiklere giden Herbert Chapman, bu süreçte takıma iki yıldızı, Alex James ve Cliff Bastin'i kazandırdı. Bu ikili, Arsenal'in 1930'larda İngiliz futbolunu domine etmesinde başrolü oynamışlardır. Kulüp, Chapman'ın liderliğinde, tarihindeki ilk büyük zaferleri yaşadı. 1929-1930 sezonunda FA Kupası'nı, 1930-1931 ve 1932-1933 sezonlarında da lig şampiyonluklarını kazandılar. Chapman'ın bu başarılarının ardından, 1932'de Londra'daki metro istasyonlarından "Gillespie Road" istasyonun adı; "Arsenal" istasyonu olarak değiştirildi ve ilk kez bir Metro istasyonuna, bir futbol takımının adı verilmiş oldu.

Herbert Chapman'ın, 1934 yılında beklenmedik bir şekilde zatürreden ölmesiyle, Joe Shaw ve George Allison, onun büyük başarılar kazandırdığı Arsenal'in başına geçtiler. Bu sefer onların liderliğinde başarılarına devam eden Arsenal, 1933-1934, 1934-1935, 1937-1938 sezonlarında 3 Lig şampiyonluğu ve 1935-1936 sezonunda bir FA Kupası şampiyonluğu sevinci yaşamıştır. Yıllar ilerledikçe yıldız oyuncular emekli olmaya başladı. Onların yerleri doldurulamayınca takım zayıflamaya başlar ve sonrasında patlak veren II. Dünya Savaşı nedeniyle İngiltere profesyonel liglerine ara verildi.

Savaştan sonra, Tom Whittaker, George Allison'dan görevi devir aldı ve takıma en başarılı dönemlerinden birini daha yaşatıp, 1947-1948 ve 1952-1953 sezonlarında lig şampiyonluğunu ve 1949-1950 sezonunda ise FA Kupası'nı kazandırmıştır. Bu başarılar yaşandığı halde takımın şansı yaver gitmedi ve 1930'lardaki yıldız oyuncuların bulunduğu kadroya benzer bir kadro kurulamadı. Sonrasında, takım 1950'leri ve 1960'ları başarıdan uzak, vasat bir şekilde geçirdi. Hatta 1962 ila 1966 yılları arasında görev yapan İngiltere'nin eski kaptanı Billy Wright bile takıma hiçbir başarı kazandıramamıştır.

Bu başarısızlıklardan sonra teknik direktör arayışlarına başlayan Arsenal, sürpriz bir kararla takımın fizyoterapisti Bertie Mee'yi göreve getirmiştir. Onun gelmesiyle, takım iki kere Lig Kupası finali oynadı ve 1969-1970 sezonunda Fuar Şehirleri Kupası'nı kazanarak ilk kez bir Avrupa kupası kazanmış oluyordu. İlerleyen yıllarda yine büyük başarılar elde ettiler. 1970-1971 sezonunda ilk kez, Lig Kupası'nı ve FA Kupası'nı bir arada kazanmayı başardılar. Bu vakitsiz ve dikkat çekici büyük zaferler bir kırılma noktası oldu ve takım sonraki on yıl boyunca bu zaferlerin yanına yaklaşamadı. 1972-1973 sezonunda lig ikincisi olabildiler. 1971-1972, 1977-1978, 1979-1980 sezonlarında ise 3 kere FA Kupası finali oynadılar ancak hepsinden hüsranla ayrıldılar. Benzer bir olay daha yaşandı ve 1979-1980 sezonu Kupa Galipleri Kupası Finalinde penaltılarla maçı kaybettiler. Bu dönemdeki tek kupa başarısını, 1978-1979 sezonunda FA Kupası'nı alarak yaşadılar. Final maçında, Manchester United'ı son dakika golüyle 3-2 yenmeyi başardılar. Bu maç bir efsane haline geldi ve kulübün unutulmaz maçları arasına girdi.

1986 yılında, takımın eski futbolcularından George Graham'ın göreve gelmesiyle Arsenal'de üçüncü kez büyük başarılar dönemi başlar. İlk sezonunda, yani 1986-1987 sezonunda Arsenal'e İngiltere Lig Kupası'nı kazandırmıştır. 1988-1989 sezonunda ise son dakika golüyle mağlup ettikleri Liverpool'un önünde, Lig Şampiyonluğuna ulaşırlar. George Graham, Arsenal'i, sadece bir mağlubiyet aldıkları 1990-1991 sezonunda yine Lig Şampiyonluğuna ulaştırmayı başardı. 1992-1993 sezonunda, hem FA Kupası'nı hem de İngiltere Lig Kupası'nı kazanarak büyük bir başarıya ulaştılar. Sonraki sezon ise ikinci kez bir Avrupa kupası kazanarak Kupa Galipleri Kupası'nı müzelerine götürdüler. Sonrasında yönetici Rune Hauge'dan, belirli oyuncuların sözleşme imzalaması karşılığında rüşvet aldığı ortaya çıkınca, itibarı yerle bir oldu ve 1995 yılında Arsenal'den kovuldu. Yerine Bruce Rioch getirildi. Sadece bir sezon görev yapabilen teknik adam, yöneticilerle yaşadığı problemler nedeniyle kulüpten ayrıldı.

1996'da Arsène Wenger'in göreve getirilişi ile Arsenal için bir kez daha başarılı bir dönem başlar. Onun göreve gelmesiyle Arsenal'de birçok şey değişti. Wenger, yeni taktik ve antrenman programları uygular. Birkaç yabancı oyuncu transferiyle de takımın oyun yapısını oturtmayı başarır. 1997-1998 sezonunda ikinci kez, 2001-2002 sezonunda ise üçüncü kez hem İngiltere Lig Kupası|Lig Kupası'nı hem de FA Kupası'nı kazanmışlardır. Ayrıca, 1999-2000 sezonunda UEFA Kupası finaline çıkmalarına rağmen kupayı penaltılarla Galatasaray'a kaptırmışlardır. 2002-2003 ve 2004-2005 sezonlarında ise iki kere daha FA Kupası'nı müzelerine götürmeyi başardılar. 2003-2004 sezonunda da mağlubiyet almadan Premier League şampiyonluğunu kazanmayı başardılar. Bu başarıdan dolayı kendilerine "The Invincibles" (Yenilmezler) lakabı takıldı. Toplamda da 49 maçta yenilmeyerek İngiltere rekorunu kırdılar.

Arsenal, 2007'ye kadar Wenger'le geçirdiği onbir sezondan sekizinde, ligde ilk ikiye girmeyi başarmıştır. Yeni sistemin başladığı 1993 yılından sonra, Arsenal dışında sadece 3 takım şampiyon olmayı başarabilmiştir (Manchester United, Chelsea, Blackburn Rovers). Buna rağmen, yaşadıkları iki şampiyonluktan sonra bu başarıyı tekrarlayamadılar.2005-2006 sezonuna kadar UEFA Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin ötesine gidememişlerdir. Ancak, o yıl finale kadar ulaşmışlar ve 50 yıllık şampiyona tarihinde bunu başaran ilk Londra ekibi olmalarına rağmen, finalde FC Barcelona'ya 2-1 yenilerek kupayı kaldıramadılar. 2006 yılının Haziran ayında ise 93 yıl boyunca maçlarını oynadıkları Highbury'den ayrılarak Emirates Stadyumu'na taşındılar.

Logo

Royal Arsenal'in ilk logosu 1888 yılında oluşturulmuştur. İçerisinde, kuzeye doğru dönük üç askeri top yer alan bu logo, Woolwich şehrinin armasına benzemekteydi. Bu toplar bazen yanlışlıkla bacaya benzetilmekteydi. Ancak üzerlerinde aslan başlı oymaların bulunduğu bu şekiller, açık bir şekilde askeri top göstergesiydiler. Bu logo, Arsenal'in 1913 yılında Highbury'e taşınmasıyla kullanımdan kaldırılmıştır. Sadece 1922 yılında, son bir kez kullanılmıştır. Sonrasında tasarlanan, Arsenal'in ilk tek toplu ve doğuyu gösteren logosunda, takımın lakabı olan The Gunners, askeri topun yanında yer alıyordu. Topun ters tarafa döndüğü ve namlusunun aşağıya doğru inceldiği yeni logonun oluşturulmasından dolayı bu logo sadece 1925 yılına kadar kullanılmıştır. 1949 yılında modernize edilen logoda, klasikleşmiş olan topun yanında takımın ismide yer almıştır. Islington semtinin armasındaki süslü yazıya benzeyen ve Gotik sanat tarzıyla yazılan kulüp ismi, topun hemen üzerine eklenmiştir. Bununla birlikte, kulübün program editörü Harry Homer tarafından yazılan latince Victoria Concordia Crescit (anlamı "Başarı uyumdan gelir") sözleri, takımın sloganı olarak kabul görmüştür. 1949'da ortaya çıkan logo, ilk renkli logo olarak Arsenal tarihine geçiyordu. Çeşitli denemelerden sonra renksiz logoların yerlerini, yeni logolarda kırmızı, yeşil, altın sarısı renkler almıştır.

Logonun oldukça fazla değiştirilmesinden dolayı telif hakkı alınamamıştır. Kulüp, buna rağmen logoyu tescilli marka olarak kaydetmiştir. Arsenal'in resmi olmayan ürünlerini satan yerel bir tüccarla ile uzun süren bir hukuki mücadeleye girişildi. Bu yasal sürecin, Arsenal lehine sonuçlanmasıyla daha geniş kapsamlı yasal tedbirlere başvuruldu. Bundan dolayı, 2002 yılında daha modern eğilimli çizgilere sahip, basitleştirilmiş bir logo oluşturuldu ve telif hakkı saklı tutuldu. Bu logoyla, topun yüzü bir kez daha doğuya çevrildi ve kulübün ismi bu sefer Sans serif yazı biçimiyle yazıldı. Önceki logoda yer alan yeşil rengin yerini koyu mavi renk almıştır. Yeni logonun açıklanmasıyla, bazı taraftarlar tepki göstermişlerdir. Arsenal Independent Supporters Association (Bağımsız Arsenal Taraftarlar Birliği) tarafından yapılan açıklamaya göre, bu radikal değişiklik sonucu Arsenal tarihinin ve geleneklerinin hiçe sayıldığı ve bu değişikliğin taraftara danışılmadan yapıldığı belirtilmiştir.

Arsenal, 2011 yılında 125. yılını kutlamıştır. Bu doğrultuda 2011-2012 sezonunda formalarda farklı bir logo kullanılmıştır. Logo, solda 15 meşe yaprağıyla, sağda 15 defne yaprağıyla çevrilmiştir. Soldaki meşe yaprakları, Royal Oak barda bir araya gelen, külübün kurucu üyelerini temsil etmektedir. Sağdaki 15 defne yaprağı ise, kulübün kurulması için kurucular tarafından ödenen kişi başına 6 peniyi temsil etmektedir. Ayrıca defne yaprakları gücü de temsil etmektedir. Logonun alt bölümünde ise 1886 ve 2011 yılları ile Arsenal'in sloganı olan "Forward" yazmaktadır.

Renkler

Arsenal'in ilk zamanları ile ilgili yazılara göre, takımın iç saha formalarında, kolları beyaz olan parlak kırmızı tişörtleri ve beyaz şortları bulunmaktaydı, fakat her zaman bu böyle değildi. Arsenal'e, 1886'da kuruluşundan hemen sonra, Nottingham Forest'tan önemli bir bağış yapılmıştır. Dial Square'ın iki kurucu üyesi, Fred Beardsley ve Morris Bates, Nottingham Forest'ın eski oyuncularıydı. Çalışmak için Woolwich'e taşınmışlardı. Yeni bir takım oldukları için maçlarda giyebilecekleri formaları yoktu. Yardım için Nottingham Forest'a mektup yazdılar. Sonrasında yapılan yardımla bir forma seti ve bir top bağışı almışlardır. Tişörtler, frenküzümüne benzeyen koyu kırmızı bir renkteydi. Sette, eskimiş beyaz şortlar ve mavi çoraplarda yer alıyordu.

Herbert Chapman 1933'te, oyuncularını daha farklı bir biçimde giyindirmek istediğinden formaların kollarına beyaz renk ekleyip, formanın renginide parlak bir kırmızıyla değiştirerek günün şarkılarına uygun hale getirtti. Kollara eklenen beyazın kaynağı kesin olarak bilinmiyordu. Olası iki ihtimale göre, bu beyaz renkler forma kollarında yer alıyordu. Anlatılan bir hikâyeye göre, Herbert Chapman bir taraftarın beyaz bir gömlek üzerindeki kırmızı kolsuz kazağına bakarak bunu yapmıştır. Bir başka hikâyeye göre ise Herbert Chapman, eskimiş bir malzeme benzerinden ve kendisiyle golf oynadığı, karikatürist Tom Webster'dan ilham almıştır. Hangi hikâyenin doğru olduğuna aldırış etmeden, kırmızı ve beyaz formaların Arsenal'i tanımladığı söylenebilir. Ve o tarihten bu yana iki sezon dışındaki tüm sezonlarda Arsenal'in forma kombinasyonunda bu renkler yer almıştır. Bu sezonlardan ilki 1967-1968 sezonudur. Bu sezonda tamamı kırmızı formalar giyilmesine rağmen bunun benimsenmediği görülmüş ve sonraki senelerde beyaz kollu kırmızı formalara dönülmüştür. Arsenal'in son kez Highbury'de maçlarını oynadığı 2005-2006 sezonunda, tamamı kırmızı formalar bir kez daha denenmiştir. 1913'ü yad etmek için, o yıllar giyilen formaların benzeri olan frenküzümü renginde formalarla maçlara çıkılmıştır. Maçlarını Emirates'te oynadığı ilk sezon olan 2006-2007 sezonunda, beyaz kollu kırmızı formaya tekrar dönülmüştür.

Arsenal'in iç saha maçlarında kullandığı renklerden en az 3 takım esinlenmiştir. 1909 yılında Sparta Prag'ın benimsediği koyu kırmızı forma, o zamanlar Arsenal'in kullandığı formaya benzemekteydi. 1938 yılında da Hibernian, Arsenal'in kol dizaynını benimseyip kendi renkleri olan yeşil ve beyaz ile kullanmışlardır. 1930'larda ise Highbury'de yapılan maçın ardından ülkesine dönen Braga takımının antrenörü, takımının yeşil formasını Arsenal'in kırmızı formasının aynısıyla değiştirip, formaya beyaz kollar eklemiştir. Ayrıca, Arsenal futbolcularının giydiği beyaz şortlardan da tasarlatmıştır. Antrenör bunlarlada yetinmeyip, takımının lakabını Os Arsenalistas olarak değiştirmiştir. Bu kopya giyim tarzı ve dizaynlar günümüzde de SC Braga formalarında görülebilmektedir.

Arsenal'in deplasman renkleri ise geleneksel olarak sarı ve mavidir ancak istisnai durumlarda olabilmektedir. 1982 ile 1984 yılları arasındaki deplasman maçlarında yeşil ve lacivert forma giymişlerdir. 1990'ların başından beri, artan forma satışlarıyla birlikte deplasmanda giyilen formaların renkleri düzenli olarak değiştirildi. Bu süreç boyunca, ayrı iki tane mavi tonlarda formanın yanında geleneksel olarak sarı ve mavi tonlarda formalarda üretildi. Örneğin; metalik altın ve lacivert parçalı forma 2001-2002 sezonunda, sarı ve koyu gri forma ise 2005-2006, 2006-2007 sezonlarında kullanılmıştır. Günümüzde de deplasman forması her sene değişmektedir. Değişen deplasman forması üçüncü forma olmaktadır. Eğer yeni bir iç saha forması üretilmişse aynı yıl tanıtımları yapılır.

Arsenal'in forma üreticilerinde zaman zaman değişimler olmaktadır. 1970'lerden 1986'ya kadar Umbro, 1986'dan 1994'e kadar Adidas, 1994'ten günümüze kadar da Nike firmaları Arsenal'in formalarını üretmiştirler. Büyük futbol takımları gibi, Arsenal'de 1980'li yıllardan beri formasına göğüs reklamı almaktadır. 1982'den 1999'a kadar JVC, 1999'dan 2002'ye kadar Sega, 2002'den 2006'ya kadar O₂ ve 2006'dan günümüze kadar da Emirates, Arsenal'e forma reklamı sponsoru olmuşlardır.

Stadyumlar

Arsenal, o zamanlar takımın destekçilerinin çoğunluğu Londra'nın güneydoğusunda yaşadığından, ilk maçlarını Plumstead semtindeki Manor Ground'ta oynamıştır. 1890 ve 1893 yılları arasındaki üç yıllık periyotta, maçlarını yakınlardaki Invicta Ground'ta oynamışlardır. Manor Ground, başlangıçta sadece bir tarlayken tribünlerin kurulmasıyla Eylül 1893'te Arsenal, ilk lig maçını burada oynamıştır. 1913 yılında, Kuzey Londra'ya taşınana kadar kendi sahasındaki tüm maçları 20 yıl boyunca (1894-95 sezonundaki istisnai durum hariç) burada oynamıştır.

Arsenal Stadyumu, Highbury'de geniş bir şekilde inşa edildi. Takım, Eylül 1913 tarihinden Mayıs 2006'ya kadar iç saha maçlarını burada oynadı. Stadyum, ünlü mimar Archibald Leitch tarafından dizayn edilmiştir. O zaman Birleşik Krallık'taki birçok futbol stadı gibi tek tarafı kapalı, üç tarafı açık tribünler şeklinde inşa edildi. Stad, 1930'larda büyük bir bakımdan geçirildi. Doğu ve batı tribünleri Art deco sanatının etkisinde, yeniden inşa edildi. Bu tribünler, sırasıyla 1932 ve 1936 yıllarında açılmıştır. Bunlar dışında Kuzey terasına çatı eklenmiştir. Ancak, II. Dünya Savaşı sırasında stad bombalandı ve 1954'e kadar restore edilemedi.

1990'ların ilk yıllarına kadar, 57,000 seyirci kapasitesine sahip olan stad, önemli maçlarda 60,000 kişinin üzerinde seyirci alabiliyordu. Ancak 1993-1994 sezonunda, Peter Taylor tarafından açıklanan rapordan ve Premier League kurallarından dolayı tüm koltuklar zorunlu olarak değiştirildi ve stad kapasitesi 38,419'a düşürüldü. Bu düşük kapasite, Şampiyonlar Ligi maçlarında yapılan reklamları olumsuz etkilendiğinden, Arsenal'in 1998-1999 ile 1999-2000 sezonlarında Şampiyonlar Ligi maçları Wembley'de oynandı ve bu maçlarda 70,000'den de fazla seyirci yer aldı.

Highbury'de stadı genişletme planları yapıldı. Ancak bu genişletme imkânsızdı, çünkü doğu tribünleri devlet tarafından korunan yapıların yakınındaydı ve diğer üç tribünde yerleşim yerlerinin ortasında yer alıyordu. Bu kısıtlamalar 1990'larda ve 2000'lerin başında, kulübün maç günü gelirlerinin fazla olmasını engelliyordu. Takım için çok önemli olan bu yerden, ayrılma kararının açıklanması, futbol dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Sonrasında çeşitli şartlar gözden geçirildi, ve 2000 yılında 60,355 seyirci kapasiteli Ashburton Grove adındaki projenin yapımı önerildi. Daha sonraları Emirates Stadyumu adını alacak bu stad, Highbury'nin 500 metre güney batısına inşa edilmeye başlandı. Yükselen maliyetlerden dolayı, proje zorunlu olarak bir süre askıya alındı. Ancak, Temmuz 2006'da tamamlanabilen stad, 2006-2007 sezonunda faaliyete girdi. Sonrasında stadın isim hakkını, İngiltere futbolunun en pahalı sponsorluk anlaşmasıyla, havayolu şirketi Emirates satın almıştır. Anlaşma, yaklaşık olarak 100 Milyon sterlinlik bir bedelle yapılmıştır. Bazı taraftarlar stadın isminin Ashburton Grove ya da Grove yapılmasını teklif etmişler ve stadın ismiyle ilgili sponsorluk anlaşmasını desteklememişlerdir. Ancak, stadyumun ismi en az 2012'ye kadar Emirates olarak kalacaktır ve aynı şirket, 2013-2014 sezonunun sonuna kadar, kulübün göğüs reklamı sponsorluğunuda devam ettirecektir.

Arsenal'in, Shenley, Hertfordshire'daki antrenman tesisleri, 2000 yılında tesisleşme amacıyla inşa edilmiş ve açılmıştır. Önceleri University College London Öğrenci Meclisi'nin yanındaki tesisleri, University College London ile ortak kullanan Arsenal, 1961 yılı öncesinde ise antrenmanlarını Highbury'de yapmıştır. Arsenal'ın altyapı takımları, iç saha maçlarını Shenley'de oynarken, rezerv takım ise Barnet FC'nin stadı olan Underhill'de oynamaktadır.

Taraftarlar

Arsenal taraftarları, kendilerini Gooners olarak tanımlamaktadırlar. Bu isim, takımın lakabı olan The Gunners adından türetilmiştir. Arsenal, oldukça geniş ve vefalı bir taraftar grubuna sahiptir. Kendi sahalarındaki tüm maçlarını dolu tribünlere karşı oynarlar. 2007-2008 sezonunda, İngiliz liglerindeki seyirci ortalamalarında, 60.070 seyirci ortalamasıyla (% 99.5 doluluk oranı) ikinci sırada yer aldı. 2006 yılında ise tüm zamanların en iyi 4. ortalamasına ulaştılar. Kulübün taraftarları, Londra'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar. Örneğin; Canonbury ve Barnsbury'de zengin kesim, Islington, Holloway ve Highbury gibi semtlerde ve yine yakın komşuları Camden'da orta halli kesim, Finsbury Park ve Stoke Newington gibi bölgelerde ise genellikle işçi kesimi yaşamaktadır. Arsenal, bu çeşitlilikten dolayı ekonomi olarak karışık taraftar gruplarına sahiptir. Ayrıca Arsenal, 2002 yılında yayınlanan bir rapora göre %7.7 ile beyazlar haricindeki en yüksek taraftar oranına sahiptir. Bu orana hiçbir İngiliz kulübü ulaşamamıştır.

İngiliz futbolundaki benzer büyük takımlar arasında, Arsenal en çok yerli taraftara sahip olan takımdır. Arsenal Football Supporters Club (Arsenal Futbol Taraftarları Kulübü) topluluğu, kulüp ile yakından ilgilenmektedir. Arsenal Independent Supporters Association (Bağımsız Arsenal Taraftarlar Birliği) topluluğu, faaliyetlerini daha çok bağımsız şekilde yürütmektedirler. Ayrıca Arsenal Supporters Trust (Güvenilir Arsenal Taraftarları) adlı bir grup daha bulunmaktadır. Takımın yükselişlerden sonra büyük katılımlarla takım sahiplenilmektedir. Takım taraftarları, The Gooner, Highbury High, Gunflash ve daha az olarak Up The Arse! gibi sözlerin yazılı olduğu broşürler bastırıp dağıtırlar. Takım marşı olarak, "One-Nil to the Arsenal"(Go West şarkısının melodisiyle) ve "Boring, Boring Arsenal" şarkılarını söylerler. Karşı takımın taraftarlarının alaylı şarkılarına karşılık olarak, takımları iyi oynadığında onlarda alaylı bir biçimde bu şarkılarını söylerler.

Londra dışında yaşayan Arsenal taraftarları, son zamanlarda takımınlarının maçlarını dijital uydu aracılığıyla izlemektedirler. Bir taraftarın takıma bağlılığı coğrafyaya paralel olarak değişmektedir. Londra dışındaki bir taraftarın bağlılığı Londra'daki taraftara göre daha az olmaktadır. Arsenal, sonuç olarak Londra dışından da önemli sayıda bir taraftar topluluğuna sahiptir. Ayrıca, tüm dünyada da oldukça fazla taraftar sayısına sahiptirler. Arsenal 2007 yılı itibariyle, Birleşik Krallık'ta 24, İrlanda'da 37 ve denizaşırı ülkelerde de 49 taraftar topluluğuna sahiptir. Granada Ventures şirketinin 2005'te hazırladığı bir rapora göre; Arsenal, tahmini olarak 27 milyon taraftarıyla bu klasmanda dünya üçüncüsü konumundadır.

Arsenal'in en uzun ve en önemli rekabeti, en yakın komşuları olan Tottenham'ladır. Birbirleriyle oynadıkları maçlara Kuzey Londra Derbisi denilmektedir. Londra'nın diğer ekipleri olan Chelsea, West Ham United ve Fulham diğer önemli rakipleridir. Ayrıca, Arsenal ile Manchester United arasında, 1980'li yıllardan bu yana zorlu maçlar oynanmaktadır. Son zamanlarda iyice şiddetlenen bu rekabette, her iki takımda Premier League şampiyonluğuna ulaşmak için mücadele etmektedirler. Öyleki, 2003 yılında Football Fans Central Ltd şirketi tarafından internet ortamında yapılan Football Fans Census (Futbol Taraftarları Anketi) listesinde, Arsenal-Manchester United rekabeti birinci sırada yer almıştır. Arsenal'in, Tottenham ile Chelsea rekabetleri de bu çekişmeyi takip etmektedir. 2008'de yapılan ankete göre ise Tottenham-Arsenal rekabetinin daha önemli bir hal aldığı görülmektedir.

Mülkiyet ve finans

Arsenal'in ana şirketi olan Arsenal Holdings plc, kulübü finansal bir operasyonla sınırlı olarak halka açık hale getirmiştir. Bu nedenle kulüp mülki açıdan, diğer futbol takımlarından oldukça farklıdır. Sadece 62,217 hisse senedi piyasaya sürülmüştür. Ancak bu hisse senetleri, FTSE ya da AIM şirketleri gibi devamlı bir değiş-tokuş işlemi görmemektedir. Diğerlerine nispeten, daha seyrek işlem görmektedir. 25 Ağustos 2009 itibariyle, Arsenal'in tek bir hisse senedinin değeri, ortalama olarak £7,150 oldu. Bu da, kulübün market cap değerinin yaklaşık olarak £444.9m olduğu anlamına geliyordu. Kulüp, 31 Mayıs 2008 tarihinde sona eren sezonla birlikte vergi öncesi yapılan £223.0m değerindeki işlemlerden £36.7m (oyuncu transferleri hariç) kâr elde etmiştir.

Arsenal, iş dünyası yayınlarından Forbes dergisinin Nisan 2008 sayısına göre, 1.2 milyar dolarlık değeriyle (£605m), Manchester United ve Real Madrid'den sonra dünyanın en değerli (borçlar hariç) üçüncü futbol takımıdır. 2007-2008 sezonundaki £209.3m'luk geliriyle, Deloitte Touche Tohmatsu şirketinin muhasebecilerinin, dünyadaki tüm futbol kulüpleriyle oluşturduğu Deloitte Football Money League 2009 listesinde ise altıncı sırada yer aldı.

Arsenal Yönetim Kurulu, kulübün %45.2 oranındaki hissesini elinde bulundurmaktadır. En büyük hisse sahibi ise; 2007 yılında kulüp için teklif sunup, Mayıs 2009 itibariyle 17,613 (%28.3) hisse senedinin sahibi olan, Amerikan iş adamı Stan Kroenke'dir. Diğer yöneticilerden, değerli holdinglerin sahibi Danny Fiszman, 10,025 (16.1%) hisse senedinin, kulüp başkanı Peter Hill-Wood ise 500 (%0.8) hisse senedinin sahibi olmakla birlikte, diğer yöneticilerde daha düşük miktarlarda hisse sahibidirler. Eski yöneticilerden Nina Bracewell-Smith'de halen 9,893 (%15.9) hisse senedini elinde bulundurmaktadır.

Rus milyarder Alisher Usmanov ve Londra'da yaşayan finansör Farhad Moshiri'nin ortak sahibi oldukları Red & White Securities firması, kulübe teklif vererek Kroenke'ye rakip olmuştur. Red & White, Ağustos 2007'de teklifini açıklamıştır. Arsenal'in eski başkan yardımcısı David Dein, sahip olduğu 15,555 (%25.0) hisse senedini, Şubat 2009 itibariyle Red & White firmasına satmıştır. Bu satış sonrası, Kroenke ve Usmanov arasında, basın tarafından kişisel savaş spekülasyonları ortaya atılmıştır. Neticede, en az Eylül 2009 tarihine kadar, kulübün %29.9'dan fazla hissesinin satın alınamayacağı, Kroenke tarafından kabul etmiştir. Ayrıca yönetim, yönetici hisselerinin satışı durumunda, Ekim 2012'ye kadar ilk olarak satın alma hakkına sahiptir.

Popüler kültürde Arsenal

Arsenal, İngiltere'nin en ünlü takımlarından biridir. Britanya futbolunun tasvirinde sık sık karşımıza çıkan takım, medya tarafından ilklerin takımı olarak gösterilmektedir. 22 Ocak 1927'de Highbury'de Sheffield United'a karşı oynadıkları maç, İngiltere Ligleri'nde radyodan canlı yayınlanan ilk maç olmuştur. On yıl sonra, 16 Eylül 1937 tarihinde Arsenal'ın A takımıyla, rezerv takımının karşı karşıya geldiği gösteri maçı, televizyondan canlı yayınlanan ilk futbol maçı olarak tarihe geçiyordu. Arsenal, 22 Ağustos 1964'te Anfield'da oynadığı Liverpool FC maçıyla, bu kez de BBC'de yayınlanan Match of the Day programının ilk yayın konusu olmuştur.

Arsenal, 1939 yılında çekilen The Arsenal Stadium Mystery adlı futbolla ilgili ilk filmin arkaplanına konu olmuştur. Film, Arsenal'ın bir amatör takımla yaptığı hazırlık maçını anlatıyordu. Maçın oynandığı sırada oyunculardan birinin zehirlenişi ve bu olay etrafında gelişen durumlar gösteriliyordu. Oyunculardan bazılarının ve teknik direktör George Allison'ın da rol aldığı filmde ayrıca George Allison'ın ufak bir konuşması da yer alıyordu. Daha sonraları, yazar Nick Hornby'nin otobiyografik türde kaleme aldığı Fever Pitch adlı kitabında, kendi hayatından, futbolla olan ilişkisinden ve özellikle de Arsenal'den bahsediyordu. Bu kitap ilk olarak 1992'de yayımlandı ve 1990'lar boyunca Britanya toplumunda futbol kültürünün yeniden canlanmasının ve iyileşmesinin bir parçası oldu. Sonrasında kitap iki filme uyarlanmıştır. İlki, Arsenal'in 1988-1989 şampiyonluğunu anlatan bir İngiliz filmi, ikincisi ise A.B.D. Ulusal Beyzbol Ligi'nde mücadele veren Boston Red Sox takımının taraftarlarını anlatan bir Amerikan filmiydi.

Arsenal, özellikle 1970'li ve 1980'li yıllar boyunca klasikleşmiş olarak, defansif ve sıkıcı bir oyun yapısına sahipti. Bazı komedyenler, Arsenal'in bu sıkıcı oyunuyla ve harcamalarıyla dalga geçen şakalar yapıyorlardı. Bu tema, 1997'de çekilen The Full Monty filminde bir kez daha işlendi. Filmin bir sahnesinde, aktörler bir sıra halinde elleri havada hareket ediyorlardı. Striptiz hareketlerine benzeyen bu sahnede, aslında Arsenal defansının ofsayt taktiklerini taklit ediyorlardı. Bir başka benzer film olan Plunkett & Macleane filminde de yine Arsenal defansı yer alıyordu. Filmde yer alan iki karakterin adları, Arsenal'in sağ bek oyuncusu Lee Dixon ve sol bek oyuncusu Nigel Winterburn'e atıfta bulunarak; Dixon ve Winterburn idi.

Arsenal Bayan Futbol Takımı

Arsenal LFC, Arsenal'e bağlı bayan futbol takımıdır. 1987 yılında kurulan takım, 2002 yılında yarı-profesyonel olmuştur. Takımın teknik direktörü Tony Gervaise'dir. Arsenal LFC, İngiliz bayan futbolunun en başarılı takımıdır. 2008-2009 sezonunda mücadele ettikleri üç kupada da mutlu sona ulaşarak; FA Bayanlar Premier Ligi'ni, FA Bayanlar Kupası'nı ve FA Bayanlar Lig Kupası'nı kazandılar.UEFA Bayanlar Şampiyonlar Ligi'ni de kazanan tek İngiliz ekibidirler. 2006-2007 sezonunda kazandıkları bu kupa, benzersiz başarılarının bir parçasıdır. Ayrıca, bayan ve erkek takımları usulen ayrı olmalarına rağmen fiilen ayrı değillerdir. Arsenal bayan futbol takımı, bir sezon boyunca maçlarını Emirates Stadyumu'nda oynamıştır. Genel olarak ise iç saha maçlarını Boreham Wood'da oynarlar.

Arsenal camiası

1985 yılında, kulübün önde gelenlerinin tertiplemesiyle "Arsenal in the Community", yani Arsenal Camiası kuruldu. Kuruluş; spor, sosyal aktivite, eğitim ve yardım projeleri ortaya koymaya başladılar ve misyonlarını bu şekilde belirledir. Ayrıca kulüp taraftarları tarafından, doğrudan doğruya yardım amacıyla, 1992 yılında "The Arsenal Charitable" kuruldu. Yardımlar için 2 Milyon sterlinden fazla para toplanmıştır. Takımın eski oyuncuları da yardım için bağışlar yapmışlardır.

İstatistikler ve rekorlar

David O'Leary, 1975 ile 1993 yılları arasında, Arsenal formasını 722 maçta giyerek en çok forma giyen oyuncu rekorunu elinde bulundurmaktadır. Takımın eski kaptanı ve defans oyuncusu Tony Adams, 669 maçla ikinci sırada yer almaktadır. Üçüncü sıra ise 563 maçla eski kaleci David Seaman'a aittir.

Thierry Henry, takımda yer aldığı 1999 ile 2007 yılları arasında 226 gol atarak, takımın en golcü oyuncusu konumuna ulaşmıştır. Ekim 2005'te 185 golle eski rekorun sahibi Ian Wright'ı geçmeyi başarmıştır. Ian Wright ise bu rekoru Eylül 1997'de, 178 golle 1939'dan beri rekorun sahibi olan Cliff Bastin'i geçerek kırmıştır. Henry, ayrıca ligde attığı 174 golle bu alandaki rekorunda sahibidir. Bu rekoru da Şubat 2006'da, Cliff Bastin'i geçerek kırmıştır.

Arsenal'in seyirci rekoru, 25 Kasım 1998'de 73,707 seyirci ile Wembley Stadyumu'nda kırılmıştır. Bir Şampiyonlar Ligi maçı olan bu karşılaşmada, Arsenal RC Lens'a karşı mücadele etmiştir. Arsenal, maçlarını normalde, kapasitesi Wembley'e oranla daha az olan Highbury'de oynadığından 73,707 seyirci sayısına ulaşamamıştır. Highbury rekoru 9 Mart 1935'te, 73,295 seyirciyle, 0-0 biten bir Sunderland AFC maçında kırılmıştır. Arsenal'in yeni stadyumu olan Emirates Stadyumu'nun rekoru ise 3 Kasım 2007'de, 60,161 seyirciyle kırılmıştır. Arsenal, bu maçta Manchester United ile 2-2 berabere kalmıştır.

Arsenal, İngiliz futbolunda da bazı rekorlara sahiptir. En çok dikkat çeken rekor, art arda 82 sezon ligin ilk sırasına çıkabilmesidir. Mayıs 2003 ile Ekim 2004 tarihleri arasında çıktıkları 49 lig maçında da yenilgi yüzü görmemişlerdir. Şampiyon oldukları 2003-2004 sezonundaki 38 maçta bu rekora dahildir. Bugüne kadar Arsenal dışında, sadece Preston North End 1888-1889 sezonunda (toplamda 22 maç oynanmaktaydı) hiç yenilmeden şampiyon olabilmişlerdir.

Arsenal, 2005-2006 sezonunda, Şampiyonlar Ligi'nde art arda 10 maç kalesinde hiç gol görmeyerek, AC Milan'a ait olan 7 maç gol yememe rekorunu kırmıştır. FC Barcelona ile oynanan 2006 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali maçının 76. dakikasında Samuel Eto'o'nun attığı gole kadar, 995 dakika boyunca rakiplerinden hiç gol yememişlerdir.